28 Eylül 2015 Pazartesi

DÖRDÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI










ÖTESİ YOK GİBİ









SONUÇ












TAŞ VE SOPALARLA OLMASI








MUHTEMEL

27 Ağustos 2013 Salı

Hadi Bismillah

  yaklaşık beş milyar yıldır hiç durmadan dönen şu küre-i arzda belki de beş dakikalığına, istasyona beş kala'da ilk blogumu oluşturuyorum. evet arkadaşlar bu benim yazı hayatında ilk adımlarım. umarım beni aranıza kabul edersiniz. heyecanlı mıyım, değilim. nasıl yazılacağını biliyor muyum, bilmiyorum. hayır bilmiyorum. beğenilme amacım var mı. o da yok. 'ne demeye yazıyon la o zaman' diyebilirsiniz.
   bütün bu sorulara şöyle bir cevap verip yazıma devam etmek istiyorum. sosyal yaşamda olan insanların hayatları sürekli bir döngü halindedir. zaman olur sevinirler, zaman olur üzülür, zaman olur düşünür gibi, mesela şu anda karşımdaki üç kişi farklı, bilmiyorum belki de üçü de farklı alemlerde, bir amca da şimdi yanımızdan geçti. pek uzattım galiba dedim ya pek bilmiyorum. akışına geldiği gibi yazıyorum şu an. her ne ise işte insan bir olayla karşılaşıp bu duygularını hep içeri atarsa bu bir gün patlar. bence bazı hastalıklar psikolojik olur derler ya. hah işte bir nedeni de bu olabilir. üzüntü de olsa sevinç de olsa insan bir şekilde bunu dışarı çıkarmalıdır. ya taşa yaz, ya toprağa yaz, ya gel bloga yaz, ya birine anlat veya kimseyi bulamadıysan avuçlarını aç allah'a yalvar. aslında doğrusu en başında allah'a ismiyle başlayıp, onun her şeyi gördüğünü bilip, ondan bizi doğru yola iletmesini dilemeliyiz, en doğrusu da budur bence. kur'an'a ve islam'a en iyi nerede hizmet edebileceksek bizi orada istihdam etmesini dilemeliyiz.
   evet sevgili OKUYUCU arkadaşlar daha çok şey yazmak isterim ama şimdilik kısa keselim. dediğim gibi bu benim ilk yazım fazla da uzatmayalım. bismillah deyip tekrar işimize dönelim. hadi bismillah...

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Ford Taunus

senin kadar bile sevmediğim şu suskun ford taunus
ceketimin cebinde unuttuğum üsküdar
saçlarında bıraktığım nisyan
ve her viyadükte vivaldi’yle isyan, isyan

ne zor imtihan, zindanda pencereye bakmamak yasağım
ne uzun karanlık, dünyanın merkezinde ufacık cehennem
radyo bozuk, bu yüzden
senin kadar bile günahkar değil şu aksi ford taunus

bu çöl topyekün eriyip cam olacak, ademoğlu toprak
bu kadar ceset nereye aktı nereye akacak bu ölü su
şu koltuk kaç pederi öldürmüştür kravatı gevşek
senin kadar bile korkak değil şu cani ford taunus

şu sandalyedeki adamı da amerika güneşte kurutmuş
iş başa düştü tepemde güneş önümde ölü kurusu
üstü kalacak elbet, bu şekilde gideceğiz dünyadan
senin kadar bile emin değil şu fani ford taunus

yoksun ve yoksun, evde sardunya çölde kaktüssün
senin kadar bile yeşil değil şu haki ford taunus



(aralık 2012)

22 Aralık 2012 Cumartesi

Yalancı Kıyamet

Herkes sever kıymetli, şirin canı,
Amma kimse bilmez dini, imanı..

Şükür yok eldeki bunca ni'mete,
Şükretmeden gidilir mi cennete?

İşte geldi yalancı kıyamet,
Gerçek değilse, gerçeğe alamet..

Kurtulur mu kıyametten kasaba?
Neymiş kıyamet baksana kitaba!

Kıyametten kurtaramaz Şirince,
Kurtuluş imanda, kabre girince..

Namaz; asrımızda en büyük buluş,
Hak yol İslam, HAKİKAT'tir kurtuluş..

29 Ekim 2012 Pazartesi

ölü adam iyidir

ölüm-büyük eşitleyici

ölüm
uyarır
uyandırır
yine uyuduğunda 
yine

ölüm
sorgulatır
geleceğini
geçmişini
bugününü
kimliğini

ölüm 
başlıbaşına
bir
ayettir
acıdır
gerçektir
acıtır

ve" hayat
yalnızca 
ölülerin
cevaplandıracağı
suallerle
doludur"

"insan ölünce tamam olur"

10 Temmuz 2012 Salı

Nafile

Hani sevgili hep der ya:
Seni bırakamam diye...
Hep yalan ve hep hikaye...
Gerek yok o'na kanmaya.

Geleceğe dair verir vaatler,
Sen beklersin geçmek bilmez saatler.
Ve birden eser bir deli rüzgar,
Birden bire kaybolup gider, yâr.

Kafesteki kuş gibi gözyaşı dökersin hep,
Sevgilinin gidişinde ararsın bir sebep.
Fakat bulamazsın, koyarsın başı,
Sabahlara dek dökersin gözyaşı.

O'da nafile... Giden yâr gelmez...
Necip Fazıl'ın dediği gibi:
Falan dağın ardında seslen seslen işitmez,
Filan toprak altında gözyaşları diriltmez...


23 Haziran 2012 Cumartesi

Gidersen Ay Tutulacak





      Hasretin dumanını sigarasından tüttüren bir adamın penceresinden ay tutulmasını izledim az önce. Pek hazindi. Pek haşindi. Koca gökyüzünde ayın yokluğunu hissetmek ne garipti. Camda bir damla gördüm. Oturdum damlayı seyrettim. Akıyordu. Ne komik; ağlayasım geldi güldüm.


Dışarı çıktım yürümekteyim. Koş
İnsanlar garip, insanlar hoş. Ve boş

İçlerinde esneyen bir boşluk var
Benimse! Tam şuramda bir loşluk var

Nereye gideyim gerbera söyle
Aklım gitti ben kalakaldım böyle

Güneşe bakma. Gözlerime bak! Seni sevdiğimi söyle.

Hüzünlü başlar mutlu biter sonlar
Önemi yok, ben sen o bizsiz onlar

Öyle susma bana. Yüzüne haykıramadığım devrik cümlelerim var.

Baktım gök mavi dal yeşil, sen siyah
Sesini hatırlamıyorum eyvah

Üzgün gördüm seni, hayrola bir derdin mi var?

Bir odun yarılacak tam boyuna
Ağlayan bağa, ağlamayan sağa

Başaklar baş kaldıracaklar, etme
Cümlelerim sakat kalacak gitme.


Gitme… Henüz çay içmedik seninle.


Ve biliyorum ağlamak en az gülmek kadar güzeldir, övme beni
Belki inanmayacaksın ama bugün yine duamda gördüm seni

            
                                                                                              
                                                                                                 …gidersen ay tutulacak.

13 Haziran 2012 Çarşamba

Gitmek Böyleydi Günlerden Bir Gün


Geri gelmeyecek bir an bile tekrar.. Kaderini yaz ve yaşamaya devam et. Hayata rağmen gül, Allah'a güven ve gül. Her insana gülmek yakışır. Giden gitsin, sen kaybetmedin yalnızca öyle görünüyordu. Gördüklerine değil içindekine inan..

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Muhabbetin Dibini Görmek



.


        Selamlarımız çakışacak yine bir gün. Sonra aynı anda aleykümselâm diyeceğiz. Sen yine gülümseyip geçeceksin. Ardından henüz sözlerini bilmediğimiz bir sevda türküsü söyleyeceğiz. Sen susacaksın ben söyleyeceğim, ben susacağım sen yine güleceksin.

        Bir yerlere gideceğiz. Boş bir masanın boş sandalyelerini dolduracağız seninle. “2 çay” diyeceğiz. Sonra muhabbetin dibini göreceğiz. Çaylar soğuyacak, israf haramdır diyeceğiz.


        Selamlarımız çakışacak yine bir gün. Sonra aynı anda aleykümselâm diyeceğiz. Sen yine gülümseyip geçeceksin. Beraber, bir rüzgâra eşlik edeceğiz seninle. Yükseleceğiz, yükseleceğiz.. Allah affetsin diyeceğiz.
_______________________

        Acemi gülmeye başlıyorum. Kendini üç kelimeyle anlat diyor birileri, susuyorum. Biliyorum; cennete gitmem için ölmem gerekir. Ama yaşıyorum. Ve bir gün yırtık bir çorap giyip en ön safta namaz kılmak istiyorum. Annemi özlüyorum. Yemyeşil tarlalara uzun uzadıya dalmak huzur verici gözükse de sıkılıyorum. Biri “fizik inancınızı pekiştirir, pekiştirin” diyor. Diğeri “biyoloji imanınızı kuvvetlendirir, kuvvetlendirin” diyor. Öteki de “matematik güzel bir oyundur, oynayın” diyor. Sonra ben de gülüyorum. Yanımdaki niye güldüğümü soruyor. Yürüyorum.

    

                                                                     
                                                                            …ve artık senden bahsedemiyorum.