19 Eylül 2011 Pazartesi

Saded Harici

Birazdan sizlere hüzünlü şeylerden bahsedeceğim. Hayır, 90'lardan değil. 90'lardan bahsedecek olsam daha noktayı koymadan yerimden fırlar, evdeki yoğurt kaplarından, otuzluk yumurta kartonlarından ve çamaşır suyundan zaman makinesi yapmaya niyetlenirim, uğraşırım, yapamam. Hem zaman makineleri de hüzünlüdür. Çünkü bu çeşit makinelere tel lazım. Hem de öyle bildiğin tellerden de değil. Hesap et, Telli Baba teli gibi bir tel lazım. Ancak o zaman 90'ların ışıklarını ve seslerini yeniden tadabiliriz. 90'lar deyince aklıma geldi. Her şeyi kuyruğundan yakaladığım gibi o alacakaranlık on yılı da kuyruğundan yakaladım, kuyruğu elimde kaldı. Şimdi o kuyruğa kasetler falan astım boynum da gezdiriyorum. Bir de Barış Manço var tabii. Var tabii.

15 Eylül 2011 Perşembe

Helva Deklarasyonu

Sözüm bütün ölüleredir! Her gün helva yiyoruz evet.

Giyotinin pasından korkan hipokondrili idamlık
Üzülmemelidir, Mona Lisa tetanoz olamaz

Parçalar

-Çok korkuyorum ilkokul öğretmenimin tayini çıkacak diye. Öğretmenim, kafamda mektubu hazır olan üç kişiden biri.

-Bir saatçi düşünün. Eski zamanlarda bir saatçi dükkanı açmış. Zaman yeniye varınca geçinememiş olacak ki fotokopi çekmeye de başlamış. Gün günümüz olmuş. Dükkan aynı. Değişen sadece saatçi. Saatçi. Şiirî bir anadolu esnafı. Dükkanına girin, güzelinden selam verin ve makinenin ısınmasını bekleyin. Bu sürede zaman yolculuğu yapabilirsiniz.

-

14 Eylül 2011 Çarşamba

Ben Anlatınca Şey Olmuyor Da Bizim Bir Arkadaş Var

"...Bir ülkede yaşıyoruz..." çıkış noktası.
Belki bir parça gülümseme belki biraz absürtlük de varış noktası -saçmalık diyeceğime absürtlük diyerek çok absürt hareket ettim ve bunu size açıkça söylemem gerçekten çok saçma!-.

Sanat damarları sistem tarafından tıkanan gençlerin sanat diyerek devasa bir açlıkla klasik gitarlara, fotoğraf makinelerine ya da blog sitelerine sarıldığı bir ülkede yaşıyoruz.

10 Eylül 2011 Cumartesi

The Door Is A War*


You are concept and your hands concept,
And the fight concept the knife concept.
You and I, you with I, help can I?
Oh no poor man, don't cry my little Jedi.

A bird loves third rain, it is apologize,
No money, no love, no mind, only rice.
It is a promise, the life is, just, sometimes
A humor, a ironi, a lemonade with some ice.

Congratulations, you war!
You are talking, closing one door and two door
Three door. get out! stop! you are going really...
Your going is anti-core.










*Madem İstasyona5Kala bir nevi okuldur, okuldaysa bazen bir şeyler denemek lazım gelir, dedim, İngilizce şiir yazmayı denedim, yazması keyifli oldu. Search-i lisan ettiysek affola.


9 Eylül 2011 Cuma

Halet-i Ruhiyemin Ruh Hali

Şiir uğrar adama
Şiir uğrar odama
Şiir uğrar adama

Karanlığı severken -çok sıradanca-
Başka boyutlardan misafir kabul etmiyorum
İş böyleyken titreyen o ekranda
Ta cesaretimi korkutur unutulmuş bir cenin
Yine aynı mağrur cenin
Bilemezsin hangi takıntısıyla
Fayans çizgilerine basmaktan çocukça korkmakta.
............................
Sessizlik sessiz ses
............................
Yine ayrı başka beyaz bir kapı arkasında
Ölebilir yalnız cenin
Ölmelidir belki
Annesini şahit yazar ölümüne bir Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi
Öğretmeni.

Şahit olduğum geceleri
Kurtarışlarımın sonu hazin
Dört yıl falan önce günlüğüme yazdığım gibi
Sevgili günlük, bugün yine...
İlkti
Tekti
Ne de olsa ödevdi!

Uyu uyan
Eşittir
Öl diril
Uyuyup uyanman
Ne fettan ne haşin
-Seçimlere büyük saygı duyuyorum-
Hayal ile hayatı yani
Hayali hayat, hayatı hayal
Hayali hayal, hayatı hayat kılmak.
-En az birisi olmak üzere-
Seç!
Olmadı yazı tura at.

Uyandım sonra
Hepsi dilimde pas tutmuş
İçimde büyüyenlerin

Abicim heyhat!
Saniyeyi gün değiştikçe daha küçük
Bir sayıya bölüyorum
Hepimizin sonu salise.
Hayal gücüm de bu kadar
Deniyorum fakat
En fazla yüz yaşımı görüyorum.

6 Eylül 2011 Salı

Hay Ağzına Tüküreyim

"Liseli aşıklar gibi" klişesiyle beni küçümseyemezsiniz artık çünkü ben cumhuriyet altınının yedi yüz on bir lira olduğu şu günde rejimin değerinin ne kadar olduğunu sorgulayacak kadar büyüdüm. Subliminal mesajları etkisiz kaldığından mı bilmem artık demogojiyle kafamızı karıştıramaz oldular. Oh oldular. Ama benim bundan ders almam gerekirken hâlâ on sekiz bin alemi yaftalıyasım var ve bir o kadar da etiketim. Eğer bizim literatürümüzde yobazlık olsaydı fotoğraf çekinirken biz de üç yüz otuz üç derdik ki zaten altı yüz altmış altı'ya da meyletmedik. Bir gün tüm İsrail bebeklerinin ağzına tüküreceğim ki bize çeksinler de Filistin'e çektirmesinler. Alem-i sanalda klavye delikanlılığı yapanların da ağzına tüküreceğim ki klavyesinden çıkanları gözleri görsün...
...since 571!

Güzelle Bal Yemem

"Liseli aşıklar gibi" klişesiyle beni küçümseyemezsiniz çünkü ben cumhuriyet altınının yedi yüz on bir lira olduğu şu günde rejimin değerinin ne kadar olduğunu sorgulayacak kadar büyüdüm. Subliminal mesajları etkisiz kaldığından mı bilmem artık demogojiyle kafamızı karıştıramaz oldular. Oh oldular. Ama benim bundan ders almam gerekirken hâlâ on sekiz bin alemi yaftalayasım var ve bir o kadar da etiketim. Eğer bizim literatürümüzde yobazlık olsaydı fotoğraf çekinirken biz de üç yüz otuz üç derdik ki zaten altı yüz altmış altı'ya da meyletmedik. Bir gün tüm İsrail bebeklerinin ağzına tüküreceğim ki bize çeksinler de Filistin'e çektirmesinler. Alem-i sanalda klavye delikanlılığı yapanların da ağzına tüküreceğim ki klavyesinden çıkanları gözleri görsün...
...since 571!

Adsız

Gecikmiş bir güneşin ışığıyla yazıyorum bu yazıyı...
İçim buruk.
Mürekkep lekeleri yok, yanlış yazınca telaş yok...
İşim kolay.
Gün geçtikçe biraz daha sıradanlaşıyorum. İzlediğim filmlerde, başrol değil de silik tipler daha yakın daha tanıdık. -Arkadaşlarımla esrarengiz bir kampa gitsem ilk ben ölürüm.- Çocukluğumuzdaki kadar renkli, kargaşalı olmasa da hala hayal kurabilsek yeter aslında.








Siz bana kısaca 'körler çarşısındaki aynacı' diyebilirsiniz.