DÖRDÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI
ÖTESİ YOK GİBİ
SONUÇ
TAŞ VE SOPALARLA OLMASI
MUHTEMEL
İstasyona5kala
Yazarlarının lise dönemindeki düz yazı ve şiirlerinin bulunduğu ağ günlüğü. "Bir harf kalabalığı." demiştik zamanında.
28 Eylül 2015 Pazartesi
22 Ağustos 2015 Cumartesi
Üçüncü Cihan Harbinin Sonuçları
Vermedik böyle bir savaş.
Var mı ötesi?
Ya varsa?
Üçüncü cihan,
Ele ayan,
Bana nihan düşer.
*Süleyman'la atışıyorduk zamanında: http://istasyona5kala.blogspot.com.tr/2011/12/ikinci-cihan-harbinin-sonuclar.html
Var mı ötesi?
Ya varsa?
Üçüncü cihan,
Ele ayan,
Bana nihan düşer.
*Süleyman'la atışıyorduk zamanında: http://istasyona5kala.blogspot.com.tr/2011/12/ikinci-cihan-harbinin-sonuclar.html
27 Ağustos 2013 Salı
Hadi Bismillah
yaklaşık beş milyar yıldır hiç durmadan dönen şu küre-i arzda belki de beş dakikalığına, istasyona beş kala'da ilk blogumu oluşturuyorum. evet arkadaşlar bu benim yazı hayatında ilk adımlarım. umarım beni aranıza kabul edersiniz. heyecanlı mıyım, değilim. nasıl yazılacağını biliyor muyum, bilmiyorum. hayır bilmiyorum. beğenilme amacım var mı. o da yok. 'ne demeye yazıyon la o zaman' diyebilirsiniz.
bütün bu sorulara şöyle bir cevap verip yazıma devam etmek istiyorum. sosyal yaşamda olan insanların hayatları sürekli bir döngü halindedir. zaman olur sevinirler, zaman olur üzülür, zaman olur düşünür gibi, mesela şu anda karşımdaki üç kişi farklı, bilmiyorum belki de üçü de farklı alemlerde, bir amca da şimdi yanımızdan geçti. pek uzattım galiba dedim ya pek bilmiyorum. akışına geldiği gibi yazıyorum şu an. her ne ise işte insan bir olayla karşılaşıp bu duygularını hep içeri atarsa bu bir gün patlar. bence bazı hastalıklar psikolojik olur derler ya. hah işte bir nedeni de bu olabilir. üzüntü de olsa sevinç de olsa insan bir şekilde bunu dışarı çıkarmalıdır. ya taşa yaz, ya toprağa yaz, ya gel bloga yaz, ya birine anlat veya kimseyi bulamadıysan avuçlarını aç allah'a yalvar. aslında doğrusu en başında allah'a ismiyle başlayıp, onun her şeyi gördüğünü bilip, ondan bizi doğru yola iletmesini dilemeliyiz, en doğrusu da budur bence. kur'an'a ve islam'a en iyi nerede hizmet edebileceksek bizi orada istihdam etmesini dilemeliyiz.
evet sevgili OKUYUCU arkadaşlar daha çok şey yazmak isterim ama şimdilik kısa keselim. dediğim gibi bu benim ilk yazım fazla da uzatmayalım. bismillah deyip tekrar işimize dönelim. hadi bismillah...
bütün bu sorulara şöyle bir cevap verip yazıma devam etmek istiyorum. sosyal yaşamda olan insanların hayatları sürekli bir döngü halindedir. zaman olur sevinirler, zaman olur üzülür, zaman olur düşünür gibi, mesela şu anda karşımdaki üç kişi farklı, bilmiyorum belki de üçü de farklı alemlerde, bir amca da şimdi yanımızdan geçti. pek uzattım galiba dedim ya pek bilmiyorum. akışına geldiği gibi yazıyorum şu an. her ne ise işte insan bir olayla karşılaşıp bu duygularını hep içeri atarsa bu bir gün patlar. bence bazı hastalıklar psikolojik olur derler ya. hah işte bir nedeni de bu olabilir. üzüntü de olsa sevinç de olsa insan bir şekilde bunu dışarı çıkarmalıdır. ya taşa yaz, ya toprağa yaz, ya gel bloga yaz, ya birine anlat veya kimseyi bulamadıysan avuçlarını aç allah'a yalvar. aslında doğrusu en başında allah'a ismiyle başlayıp, onun her şeyi gördüğünü bilip, ondan bizi doğru yola iletmesini dilemeliyiz, en doğrusu da budur bence. kur'an'a ve islam'a en iyi nerede hizmet edebileceksek bizi orada istihdam etmesini dilemeliyiz.
evet sevgili OKUYUCU arkadaşlar daha çok şey yazmak isterim ama şimdilik kısa keselim. dediğim gibi bu benim ilk yazım fazla da uzatmayalım. bismillah deyip tekrar işimize dönelim. hadi bismillah...
26 Ağustos 2013 Pazartesi
Ford Taunus
senin kadar bile sevmediğim şu suskun ford taunus
ceketimin cebinde unuttuğum üsküdar
saçlarında bıraktığım nisyan
ve her viyadükte vivaldi’yle isyan, isyan
ne zor imtihan, zindanda pencereye bakmamak yasağım
ne uzun karanlık, dünyanın merkezinde ufacık cehennem
radyo bozuk, bu yüzden
senin kadar bile günahkar değil şu aksi ford taunus
bu çöl topyekün eriyip cam olacak, ademoğlu toprak
bu kadar ceset nereye aktı nereye akacak bu ölü su
şu koltuk kaç pederi öldürmüştür kravatı gevşek
senin kadar bile korkak değil şu cani ford taunus
şu sandalyedeki adamı da amerika güneşte kurutmuş
iş başa düştü tepemde güneş önümde ölü kurusu
üstü kalacak elbet, bu şekilde gideceğiz dünyadan
senin kadar bile emin değil şu fani ford taunus
yoksun ve yoksun, evde sardunya çölde kaktüssün
senin kadar bile yeşil değil şu haki ford taunus
(aralık 2012)
ceketimin cebinde unuttuğum üsküdar
saçlarında bıraktığım nisyan
ve her viyadükte vivaldi’yle isyan, isyan
ne zor imtihan, zindanda pencereye bakmamak yasağım
ne uzun karanlık, dünyanın merkezinde ufacık cehennem
radyo bozuk, bu yüzden
senin kadar bile günahkar değil şu aksi ford taunus
bu çöl topyekün eriyip cam olacak, ademoğlu toprak
bu kadar ceset nereye aktı nereye akacak bu ölü su
şu koltuk kaç pederi öldürmüştür kravatı gevşek
senin kadar bile korkak değil şu cani ford taunus
şu sandalyedeki adamı da amerika güneşte kurutmuş
iş başa düştü tepemde güneş önümde ölü kurusu
üstü kalacak elbet, bu şekilde gideceğiz dünyadan
senin kadar bile emin değil şu fani ford taunus
yoksun ve yoksun, evde sardunya çölde kaktüssün
senin kadar bile yeşil değil şu haki ford taunus
(aralık 2012)
22 Aralık 2012 Cumartesi
Yalancı Kıyamet
Herkes sever kıymetli, şirin canı,
Amma kimse bilmez dini, imanı..
Şükür yok eldeki bunca ni'mete,
Şükretmeden gidilir mi cennete?
İşte geldi yalancı kıyamet,
Gerçek değilse, gerçeğe alamet..
Kurtulur mu kıyametten kasaba?
Neymiş kıyamet baksana kitaba!
Kıyametten kurtaramaz Şirince,
Kurtuluş imanda, kabre girince..
Namaz; asrımızda en büyük buluş,
Hak yol İslam, HAKİKAT'tir kurtuluş..
Amma kimse bilmez dini, imanı..
Şükür yok eldeki bunca ni'mete,
Şükretmeden gidilir mi cennete?
İşte geldi yalancı kıyamet,
Gerçek değilse, gerçeğe alamet..
Kurtulur mu kıyametten kasaba?
Neymiş kıyamet baksana kitaba!
Kıyametten kurtaramaz Şirince,
Kurtuluş imanda, kabre girince..
Namaz; asrımızda en büyük buluş,
Hak yol İslam, HAKİKAT'tir kurtuluş..
29 Ekim 2012 Pazartesi
ölü adam iyidir
ölüm-büyük eşitleyici
ölüm
uyarır
uyandırır
yine uyuduğunda
yine
ölüm
sorgulatır
geleceğini
geçmişini
bugününü
kimliğini
ölüm
başlıbaşına
bir
ayettir
acıdır
gerçektir
acıtır
ve" hayat
yalnızca
ölülerin
cevaplandıracağı
suallerle
doludur"
"insan ölünce tamam olur"
10 Temmuz 2012 Salı
Nafile
Hani sevgili hep der ya:
Seni bırakamam diye...
Hep yalan ve hep hikaye...
Gerek yok o'na kanmaya.
Geleceğe dair verir vaatler,
Sen beklersin geçmek bilmez saatler.
Ve birden eser bir deli rüzgar,
Birden bire kaybolup gider, yâr.
Kafesteki kuş gibi gözyaşı dökersin hep,
Sevgilinin gidişinde ararsın bir sebep.
Fakat bulamazsın, koyarsın başı,
Sabahlara dek dökersin gözyaşı.
O'da nafile... Giden yâr gelmez...
Necip Fazıl'ın dediği gibi:
Falan dağın ardında seslen seslen işitmez,
Filan toprak altında gözyaşları diriltmez...
Seni bırakamam diye...
Hep yalan ve hep hikaye...
Gerek yok o'na kanmaya.
Geleceğe dair verir vaatler,
Sen beklersin geçmek bilmez saatler.
Ve birden eser bir deli rüzgar,
Birden bire kaybolup gider, yâr.
Kafesteki kuş gibi gözyaşı dökersin hep,
Sevgilinin gidişinde ararsın bir sebep.
Fakat bulamazsın, koyarsın başı,
Sabahlara dek dökersin gözyaşı.
O'da nafile... Giden yâr gelmez...
Necip Fazıl'ın dediği gibi:
Falan dağın ardında seslen seslen işitmez,
Filan toprak altında gözyaşları diriltmez...
23 Haziran 2012 Cumartesi
Gidersen Ay Tutulacak
Hasretin dumanını sigarasından tüttüren bir adamın penceresinden ay tutulmasını izledim az önce. Pek hazindi. Pek haşindi. Koca gökyüzünde ayın yokluğunu hissetmek ne garipti. Camda bir damla gördüm. Oturdum damlayı seyrettim. Akıyordu. Ne komik; ağlayasım geldi güldüm.
Dışarı çıktım yürümekteyim. Koş
Dışarı çıktım yürümekteyim. Koş
İnsanlar garip, insanlar hoş. Ve boş
İçlerinde esneyen bir boşluk var
Benimse! Tam şuramda bir loşluk var
Nereye gideyim gerbera söyle
Aklım gitti ben kalakaldım böyle
Güneşe bakma. Gözlerime bak! Seni sevdiğimi söyle.
Hüzünlü başlar mutlu biter sonlar
Önemi yok, ben sen o bizsiz onlar
Öyle susma bana. Yüzüne haykıramadığım devrik cümlelerim
var.
Baktım gök mavi dal yeşil, sen siyah
Sesini hatırlamıyorum eyvah
Üzgün gördüm seni, hayrola bir derdin mi var?
Bir odun yarılacak tam boyuna
Ağlayan bağa, ağlamayan sağa
Başaklar baş kaldıracaklar, etme
Cümlelerim sakat kalacak gitme.
Gitme… Henüz çay içmedik seninle.
Ve biliyorum ağlamak en az gülmek kadar güzeldir, övme beni
Belki inanmayacaksın ama bugün yine duamda gördüm seni
…gidersen ay tutulacak.
13 Haziran 2012 Çarşamba
Gitmek Böyleydi Günlerden Bir Gün
30 Mayıs 2012 Çarşamba
Muhabbetin Dibini Görmek
.
Selamlarımız
çakışacak yine bir gün. Sonra aynı anda aleykümselâm diyeceğiz. Sen yine
gülümseyip geçeceksin. Ardından henüz sözlerini bilmediğimiz bir sevda türküsü
söyleyeceğiz. Sen susacaksın ben söyleyeceğim, ben susacağım sen yine
güleceksin.
Bir yerlere gideceğiz. Boş bir
masanın boş sandalyelerini dolduracağız seninle. “2 çay” diyeceğiz. Sonra
muhabbetin dibini göreceğiz. Çaylar soğuyacak, israf haramdır diyeceğiz.
Selamlarımız çakışacak yine bir
gün. Sonra aynı anda aleykümselâm diyeceğiz. Sen yine gülümseyip geçeceksin.
Beraber, bir rüzgâra eşlik edeceğiz seninle. Yükseleceğiz, yükseleceğiz.. Allah
affetsin diyeceğiz.
_______________________
Acemi gülmeye başlıyorum. Kendini üç kelimeyle anlat diyor
birileri, susuyorum. Biliyorum; cennete gitmem için ölmem gerekir. Ama
yaşıyorum. Ve bir gün yırtık bir çorap giyip en ön safta namaz kılmak
istiyorum. Annemi özlüyorum. Yemyeşil tarlalara uzun uzadıya dalmak huzur
verici gözükse de sıkılıyorum. Biri “fizik inancınızı pekiştirir, pekiştirin”
diyor. Diğeri “biyoloji imanınızı kuvvetlendirir, kuvvetlendirin” diyor. Öteki
de “matematik güzel bir oyundur, oynayın” diyor. Sonra ben de gülüyorum.
Yanımdaki niye güldüğümü soruyor. Yürüyorum.
…ve artık senden bahsedemiyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)