6 Eylül 2011 Salı

Adsız

Gecikmiş bir güneşin ışığıyla yazıyorum bu yazıyı...
İçim buruk.
Mürekkep lekeleri yok, yanlış yazınca telaş yok...
İşim kolay.
Gün geçtikçe biraz daha sıradanlaşıyorum. İzlediğim filmlerde, başrol değil de silik tipler daha yakın daha tanıdık. -Arkadaşlarımla esrarengiz bir kampa gitsem ilk ben ölürüm.- Çocukluğumuzdaki kadar renkli, kargaşalı olmasa da hala hayal kurabilsek yeter aslında.








Siz bana kısaca 'körler çarşısındaki aynacı' diyebilirsiniz.